30 Kasım 2011 Çarşamba

Son kez - İlk kez

Hayatimda hic bir sergide bu kadar aglamamistim.

Anin ne kadar degerli oldugunu, hayati nasil da sacma sapan kacirdigimizla yuzleştim.

İnsanlarin yaslandikca aglamaktan nasil da cekinmediklerini gordum.
Cocuklar ve bebekler gibi.
Utanmadan, sikilmadan, kim ne dusunur umrunda olmadan.
Yasli insanlar ve cocuklar. Benziyorlar bir cok acidan, ayna gibi.

Sergiyi gezen cocuklari gordum ve dinledim.
Ne kadar akilli olduklarini dusundum. Depresyon, mutluluk, mutsuzluk, hayaller ile ilgili fikirleri vardi.
Sergiyi gezen kivircik sacli kadinin ise neden agladigi merak konusu oldu onlar icin.
Anlamadilar. Ne vardi ki? Hayatta "denizi gormemis" insan olabilirdi?
"Belki annesi izin vermemişti?" "Belki evi denize uzakti?" kadar basit ve mantikli yorumlar ile bunda bu kadar ruhu acitacak ne oldugunu anlamadilar. Aptal buyukler, hep agliyorlardi işte...

O an anladim ki ruhun acidikca, hayati tattıkca ufak bir andan cikardigin anlamlar artiyor. Denizi ilk kez goren tamirci adamin gozunde hayatini okuyor, ezilmişligini, caresizligini, aglamaktan utanmasini gorup insanlik adina utaniyor ve agliyordum.
İnsanlik adina utandim. İnsanlik icin uzuldum.
Ve gunun sonunda tabii ki kendim için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler